12/13/2017

Hayatta herkesin bir hikayesi var. Oturup dinlediğimizde ne büyük badireler atlatılmış olduğunu, nasıl şanssızlıklar yaşandığını ve nasıl kılpayı büyük fırsatların kaçırıldığını görürüz. Hikayeyi anlatanlara göre, bu tür şeyler sadece onların başına gelmiş. Oysa pek çok kişinin benzer hikayeleri var. Ama acı olan hikayemizin kimsenin umurunda olmaması. Edvard Munch' un dünyaca ünlü '' Çığlık'' tablosundaki gibi kimse bizi duymuyor.
Hayat Öğretir
Hayatta olduğumuz sürece öğrenmeye devam ediyoruz. Örneğin hayatın tam bir kurtlar sofrası olduğunu görüyoruz. Bu kurtlar aynı zamanda ruhumuzdan parçalar kopartıyor. Kopan parçalar yaraya dönüşüyor ve çoğunlukla iyileşmiyor. Sonra başlıyoruz hikayelerimizi anlatmaya. Her yeni güne yeni bir umutla uyanmak varken, geçmişteki hikayenin arkasına sığınıp geleceğimizi de karartıyoruz. Yaralarımızı iyileştirebilecek mental dayanıklılığa ulaşabilirsek ya da yaralarımıza merhem olacak insanlar hayatımızda varsa ne mutlu. Yoksa bencilliğe, duygusuzluğa ve yalnızlığa evrilen bir hayata geçiş yapıyoruz. 
Yanlış Onarım
Pek çok insan yaralı ruhlarını, bu konuda kabahati olmayan insanlara karşı davranışlarıyla onarmaya çalışıyor. Benim canım yandı onların da yansın diyorlar. Öğrencilere kök söktüren hoca ya da vurdumduymaz öğrenci işleri görevlisi, belki de bu yolla yaralarını iyileştirmeye çalışıyordur.
Ne Yapmalı?
Öncelikle kabul etmeli. Kaybetmenin, üzüntünün, çekişmenin, kazık yemenin hayatın gerçeği olduğunu. Olan olmuş demeyi. Bu tür durumların herkesin başına gelebileceğini. Yaralarla yüzleşip tamir etmeli. Yaralarımızla yaşamayı öğrenmeli. Her yeni güne yeni bir umutla uyanarak ve ileriye bakarak yaşamalı.
Categories:

6 yorum:

  1. Bu kadar kısacık yazıyla bu kadar güzel ve net anlatılabilir ancak. Bir de ben becerebilsem bu kadar kısa yazıyla anlatmak istediklerimi; nerdeeee o günler!
    kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Ayrıca sizin yazılarınız da çok güzel. Selamlar.

      Sil
  2. Genel yapılan bir hata yenilen bir kazık ya da açılan bir yara sonrasında hayatımıza giren insanları cezalandırmak aslında. Biz o yaradan, kazıktan ne kadar klişe olsa da cidden yaşadığımız olaylardan ders almalı ve geriden gelenlere daha dikkatli davranmalıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kabahati olmayanları cezalandırmamalıyız. Selamlar.

      Sil
  3. yüzleşmek en zoru diy mi :)

    YanıtlaSil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!